Nu’man b. Beşir’den rivayet edildiğine göre Allah Rasulü şöyle buyurmuştur:

“Dikkat edin! Vücutta öyle bir et parçası vardır ki, o iyi/doğru/düzgün olursa bütün vücut iyi/doğru/düzgün olur; o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir.” (Buharî, İman, 39)

Bedenimizin merkezi beyinimizdir; görünmeyen yöneticimiz akıl, ruh, zihin ve bilinçaltımızdır. Bunların tamamına yön veren etkenler ise kişinin bilgi birikimi iman durumu/kuvveti, meyilleri, alışkanlıkları ve idealleridir. Bunların isabeti de terbiyesiyle yakından alâkalıdır. Toplumun kalitesi terbiye ile oluşur. Bundan dolayı dinler ve terbiye müesseseleri daha ziyade kalp üzerinde durmuşlar; arkasından zihin, irade ve bilinçaltı hususlarında önemli beyanlarda bulunulmuştur.

Bilinçaltımız güçlü ve sıhhatli olursa bedenimiz emniyette olur. Bu bakımdan nefis terbiyesinin önemi büyüktür. Nefis terbiyesi şahsiyetin yeniden inşası demektir. Ancak nefis terbiyesiyle manevi toksinlerden korunmak mümkün olur.

Ahlâkımızdaki her kusur önce bilinçaltımızda daha sonra da fiziki bedenimizde gelişen bir hastalığın tohumudur. Yani bütün bedensel hastalıklar önce ruhlarda, bilinçaltımızda oluşur ve sonra da bedenlerimizde kendini gösterir. Onun için sıhhatli bir beden, huzurla geçecek bir hayat isteyenler öncelikle ahlâkî bozukluklardan korunmak durumundadırlar. İyi bir ahlâk olmazsa sağlık da olmaz. Peyami Safanın bir sözü var çok beğendiğim: "Her hastalık evvela ruhta başlayıp, sonra vücuda sirayet etmiş bir isyandır.